HASTALIĞIN KAYNAĞI ŞEHİRLER

    Günümüz Dünyasında hastalıkların ana kaynağının stres olduğunu uzmanlar

Söylüyorlar.Çok doğru teşhis koymuşlar. Bende candan katılıyorum.

Küçüklüğümde Buzluktaki bağımızda yaşardık. Nasıf Paşalardan yani Dedelerimden 

Miras kalan yerler.Ne kadar mutluyduk. Şimdi öylemi?Şehirlerde İnsanlar hep kavgalı

Eskiden namus cinayetleri işlenirdi şimdi trafikte yol kavgası yüzünden cinayetler 

İşleniyor.Bunların çoğu stresin vermiş olduğu huzursuzluktan kaynaklanıyor.

     Şehirdeki gökdelenleri diken zengin iş adamlarına bakın hiç biri o gökdelende

Yaşamıyor. Kendileri şehir dışında ya villalarda yada çiftliklerde yaşıyorlar.Buda 

Kapitalist düzenin bir parçası.Para kazanmak hırsı ile bu güzelim Dünyamızı yaşanmaz 

Hale getiren bu gözü doymaz insanlar. 

   Hava kirliliğinden kaçmak isteyen milyonlarca insan imkanı olmadığından ekzos

Dumanının ve Fabrika zehirlerini solumak zorunda kalıyorlar.

   Şehir hayatından bıkanlardan biriside benim.Gençlik yıllarımı,küçüklüğümdeki

Dünyayı gerçekten çok ösküyorum.Eskiden büyüklerimiz çok okumamızı tavsiye ederlerdi.

Şimdi gençlerin ellerindeki elektronik cihazlar kendilerini kitapçılara gitmelerini engelliyor.

       Küçükken Rahmetli Babam beni keklik avına götürürdü.Ben çok sevinmiş 

Gözükürdüm.Benim keklik avını sevdiğimden değil av sonu dağdaki yiyeceğim incirve

Aluç  sevindirirdi.Hele birde müşki alucu toplarsam değme keyfime ,onun çekirdeklerini

Buğday meydanının yanından aldığım kamışlarla arkadaşlara atmak zevkini anlatamam.

Rahmetli Babam eğer av iyi geçer dağ kekliğini tuzağa düşürürse onun neşesi

Çok daha başkaydı.Yaban kekliğini sever okşar bana da sevdirdikten sonra havaya atardı.

Yaban kekliğinin çığlıklarını duymak ayrı bir neşe Rahmetli nasılda sevinirdi.

   Celal Sürgeç geçen gün Kanal Fırat ta çok güzel bir program yapmış eski Hafızları bir araya getirip

Onların hatıralarını anlattırdı. Böyle programları bizleri çok mutlu ettiği gibi geçmişimizi geleceğe 

Taşıma adına güzel bir olay.Bu Hafızlardan Hafız Yusuf Kavram benim Halam oğlu sesi de,kendiside

Çok güzel bir insandır.Onun bana aktardığı bir olayı anlatayım.

    Meşhur Harputlu Saçlı Hoca Fatih Ahmet Baba tarafında oturmaktadır. Harput a yaya olarak gelip gider.Bir gün kış kıyamet  kar yürümeye engel Hoca kara çıka pata zor yürürken arkasından

Bir ses duyar dönüp bakınca eşek üzerinde Keşiş  Efendinin olduğunu görür.Keşiş Efendi

Hemen eşekten inerek Saçlı Hocayı eşeğe binmesi için buyur eder.Hocanın canına minnet hiç itiraz etmez.Hemen Keşişin yardımı ile eşeğe biner.Yolculuk hoş beşten sonra Ejderha taşını geçerler

İmam Efendi Türbesi civarında Keşiş Efendi Saçlı Hocayı sıkıştırmak isteyerek sorar.

_Söyle bakalım Hoca Efendi :Sizin Din mi iyi yoksa bizim din mi?

Saçlı Hoca bakar daha yol uzak eşekten inerse Harput a çok yol var bu karda yürümek zor.

Düşünüp şöyle cevap verir.

   _Keşiş Efendi bizim din hak Din dir son Dindir fakat sizin Dinde çok eskidir.

Böylece Keşiş sus pus olur.

 Şimdi şehirdeki insanlara bakıyorsun çoğu iki yüzlü.Yüzüne karşı çok güzel kelimeler kullanan

Kişiler arkanı dönünce hemen senin için yaramaz adamdır diye yanındakine seni gammazlıyor.

Onun için Buzluk Bağlarını,Yıldız Bağlarındaki çocukluğumu Nail Bey Mahallesindeki gençliğimi

Çok ösküyorum.

   Cenaze sonrası Taziye evlerini oradaki samimi insanların her içeri girenin El Fatiha demesini

Ösküyorum.

  Geçen hafta Allahın Rahmetine kavuşan kadim dostum Hıdır Demirpolat ın babası

Salim Demirpolat a ve Elaziz in sevilen Şahsiyetlerinden Ziya Çarşancaklı ya Allahtan Rahmet

Diliyorum.İnşallah bir Fatiha gönderirsiniz.

  Dünya kaynıyor Ülkemiz ateş çemberi içerisinde.Bunları hepimiz biliyoruz.Bunlardan uzak

Bir yazı yazayım dedim.İçimizde o kadar hayin var ki dışarıda ki düşmana gerek kalmıyor.

 Allah ülkemizi  ve yöneticilerimize güç kuvvet versin. AMİN.