ÖZGÜRLÜK AMA NEREYE KADAR..

ÖZGÜRLÜK AMA NEREYE KADAR..

    Özgürlük: herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî. Özgür irade, bireysel özgürlük, adalet, kamu hakları, politik özgürlük, ifade özgürlüğü, ahlaki sorumluluk, özerklik, öz irade kavramlarını karşılayabilen genel bir anlama sahiptir. Felsefi bir problem olan bireysel özgürlüğü ele alacağız. En kısa tanımıyla: “kendi hareketlerini kontrol edebilme niteliği“dir.

Genellikle insanlar için breye özgü olan bu kavram, insanlar tarafından bir türlü tatmin edilemez bir hal almıştır.

 Aslında bu kavram herkes için  kendine göre bir tanım halini almıştır. Ergenliğe ulaşmış bir genç için;kimseye hesap vermeden geceleri dışarı çıkmak ,harcamalar yapmak yada sınırsızca araba  sürmek ..  vb. İlköğretimdeki bir öğrenci ise daha farklı tanımlayabilir ,sınırsızca oyun oynamak yada arkadaşlarla gezmek, bekar kendi ayakları üzerinde durabilen çalışanlar içinde kimseye hesap vermeden maaşını sınırsızca harcamak ,tatile çıkmak  yada maçlar gitmek ..,

Evli  ve yaşı artık halk dilinde kemale ermiş insanlarda tek başına eşinden habersiz yada haberli olarak  gezmek yada maçlara gitmek  gibi aslında bu listeleri uzatmak mümkün dedim ya yaşa,cinsiyete bulunduğu kültüre göre her insana göre değişir ,sonuçta hepimiz arkadaşlarla otururken ne deriz ben özgürüm kimse bana karışamaz..

Tüm insanlarda özgürlük sevgisi doğuştan vardır"  diye güzel bir söz vardır .  Yine David Hum enin bir sözüde "Özgürlük, istek doğrultusunda bir eylemde bulunma ya da bulunmama gücünü ifade eder."   Yine eflatunun bir sözüde "Aşırı özgürlük, gerek devlette ve gerekse bireylerde köleliğe dönüşür." Bu  sözden anlaşıldığı üzere özgürlüğün bir sınırı olması gerekliliği doğmuştur.

Bazen  yaşadığımız şu hayatın değerini bilmediğimiz anlar olmuştur,kaybettikçe bazı şeylerin önemine varırız,sevgili gençler ; yaşam boyunca mutlaka zorluklarla karşılaşılacaktır gerek iş hayatında gerek üniversite hayatınızda,gerek aile hayatında karşılaşılan sorunları mutlaka bıkmadan çalışmak gerekir ve sorunları aşmak için uğraşmak gerek,umutsuzluğa kapıldığımız heran güzel günleri düşünmek gerekir. Bazen biz insanların değerini bilmediği bu anları başka canlılar daha çok değerini bilir.

Bu konuyla ilgili çok güzel kısa bir hikaye vardır; hikayenin ismi , Kör Kuyunun Sonundaki Özgürlük ; Hikayemiz şöyle ; Bir gün, bir çiftçinin eşeği kuyuya düşer. Adam ne yapacağını düşünürken, hayvan saat ler ce anırır.
En sonunda çiftçi, hayvanın yaşlı olduğunu ve kuyunun da zaten kapanması gerektiğini düşünür ve eşeği çıkartmaya değmeyeceğine karar verir.

Bütün komşularını yardıma çağırır. Her biri birer kürek alarak kuyuya toprak atmaya başlarlar. Eşek ne olduğunu fark edince, önce daha beter bağırmaya başlar. Sonra, herkesin şaşkınlığına, sesini keser. Birkaç kürek toprak daha attıktan sonra, çiftçi kuyuya bakar. Gözlerine inanamaz. Eşek, sırtına düşen her kürek toprakla müthiş bir şey yapmakta, toprağı aşağıya silkeleyerek yukarı çıkmasına basamak hazırlamaktadır.

Bir süre sonra, komşular toprak atmaya devam edince, herkesin şaşkınlığı altında eşek, kuyunun kenarından dışarı bir adım atıp, koşarak uzaklaşır!
Hayat üzerinize hep toprak atacaktır; her türlü pislik ile.Kuyudan çıkmanın sırrı, bu pisliği silkeleyip bir adım yükselmektir.

Sıkıntılarımızın her biri bir adımdır. En derin kuyulardan bile yılmayarak, usanmayarak çıkabiliriz.Silkelenin ve biraz daha yukarı çıkın. Özgürlüğünüzü bazı sınırlara ve kurallara bağlı kalarak  sonuna kadar kullanın sonuçta göreceksiniz ki her şey bir gün istediğiniz gibi olacak.