YAZIK

Sigara içenlere, içtiği sigaranın dumanını başkalarına üfleyenlere, izmaritlerini rastgele atanlara, yerlere olur olmaz tükürenlere, yolları çöpe çevirenlere, balkonlardan insanların üzerine halı vs. Silkeleyenlere, yağışlı havalarda araçlarını süratle sürüp yayaları çamur deryasında bırakanlara, kaldırım yaptıklarını zannedip, yürüyenlere ızdırap çektirenlere, konuşurken bağırıp, çevreyi hiçe sayanlara, ahlâk bilgisinden nasibini almadan küfürlü konuşanlara yazıklar olsun diyorum.

Çalışan insanlarımızın tek ortak noktası, hafta sonları eşiyle, dostuyla, çoluk çocuğuyla alışverişe çıkmak, yürümek, temiz hava almak, iş stresinden bir nebze olsun kurtulma ve rahatlamaktır diyebilirim.

Tüm bunların yanısıra, hava güzel ve vaktin de varsa, sporu seviyorsan ailenle, çocuğunla maça, sinemaya, pikniğe, yüzmeye vs. Yerlere gitmek de bir hobidir insanoğlu için. Çocuğunun elinden tutup onu maça götüren bir babayı düşündüğümüzde, neşeyle, sevinçle huzur içerisinde gittiği spor arenasında maç sonu surat on karış olmuş şekilde çıkarsa sakın ola şaşırmayalım. Maçın sonucu önem arzetmiyordur o baba için. Kimseyi düşünmeden paket paket sigarayı içip dumanını o körpecik çocuğun suratına üfleyenler, anadan doğma terbiyesizliği mesken edinmişlerin ağızlarından çıkan küfürler, saygısızca yapılan hareketler ve hakaretler canından can almış gibi pişman ettirir babayı maça gittiğine, çocuğunun elinden tutup o ortama soktuğuna.

Pişmanlıklar bununlada kalmaz, hafta sonu çarşıya çıkarsın ailenle. Bunun adı hava almak da olur, alış veriş de olur. Fakat kaldırımlara tükürenlere, bayan terbiyesinden nasabini almadan argo, argo konuşanlara, süzme, süzme bakanlara verilecek ad bulamazsın. Bunun adı olsa olsa, görgüsüzlük olur, pislik olur, eğitimsizlik olur.

Sokaklarımız ve caddelerimiz yüz yıl önce fayton yolu olarak yapıldığı için dar ve kaldırımlardan yoksun olarak yapılmıştır. Bunu görmeyen zihniyetin vermiş olduğu iskanlarla dar sokaklara yapılan binaların altından geçmekte hakikaten bu şehirde babayiğitlik isteyen bir deneme bence. Çünkü her an başına bir saksı veya silkelenen halının arasında kalmış çatal, kaşık, bıçak düşebilir ya da açılan pencereden atılan bir cisim seni on ikiden vurabilir, kim vurduya gidersin. Aslında bunun için belediyenin, kimsenin gözünün yaşına bakmadan ceza kesebilecek bir ekip oluşturması gerekiyor ama silkeleme, atma huyundan onlarda dahil olmak üzere hiç birimiz vazgeçemiyoruz ki.

Kaldırımlar yapıyoruz övünerek, böbürlenerek. Altında müzik aletlerinin olduğunu görmüyoruz, bir zaman sonra müzik aletleri çaldıkça kaldırımlar yerinde duramıyor başlıyorlar oynamaya, kimseden sıkılmadan, utanmadan. İnsanların üstünü, başını çamur deryasına çeviriyorlar adınıda şıkıdım, şıkıdım koyuyorlar.

İnsanlarımız bununla da kalmıyor, bahar aylarını yaşadığımız şu sıralar yağan yağmurlara bereket diye dua ederlerken, kendini bilmez bazı araç sürücüleri, ekstradan ve para almadan sana bir banyo yaptırırlarsa sakın şaşırmayasın. Bunun adı da, çamur banyosudur. Şifa niyetine bunu yaptıklarını düşün ve sineye çek, ya da arkasından çek, karar senin.

Kısaca şunu söylemek istiyorum, Yüce Yaradan biz insaoğlunu diğer canlılardan üstün kılarak ve en büyük değerimiz olan aklı insana vererek yaratmıştır. Biz verilen aklı kullanmakta bu denli zorluk yaşıyorsak vay bizim halimize.