KARANIN KALEMİ

        Eskiden futbol maçlarını izlerken hep takımın o günkü heyecanına or-tak olduğumuz 90 dk’nın ve belki de 90 artı dakikaların stresini her anıyla yaşardık.  Biz 90lı yılların çocukları 2000 li yılların gençleri hep içimizde bir Anadolu takımı birde üç büyüklerden bize en yakın olanına tutkuyla bağlıydık hele özel kanalların sayısı bir elin parmaklarını geçmezken akşam saatlerine de kimseye randevu vermezdik, her birimizin bir ideal oyuncusu vardı.

      Spor denince takımların ilk on birini çok iyi saydığımız, sayamayana adam gözüyle bakmadığımız o yüzden hep heyecanla hafta sonu maçlarını beklediğimiz, hatta lig fikstürünü ezbere bildiğimiz zamanlar oldu. Yıllar su gibi akıp ardından çuvallar dolusu anılarla geriye baktığımızda görmediğimiz veya yaşlandıkça mesleklerimizin bizlere kazandırdığı bakış açısıyla spor endüstrisi veya spor ekonomisi, yüz binlerce insanın ekmek kapısı, farklı bir mimarî, farklı bir yönetim ve toplum mühendisliği aracı olarak kitleleri yöneten yönlendiren çoğu zaman dinlendiren yorgunlukları unutturan heyecan ve yüklü paralarla kendi içerisinde bir endüstri dalı degil midir?

      Bundan üç ay önce eşimle katıldığım bir seminerin konuşmacısı Ufuk Batum beyden, seminer sonrası tanışma ve daha da güzeli futbol menajerlerinin hayatlarını mücadelelerini ve menajerlik mesleği hakkında yazılmış ve “The Manager” isimli kitabı günün hatırası olarak hediye aldık. Çok anlamlıydı Ufuk bey hayatımızı doğru yönetmemiz için bize ertesi gün mentorluk yaptı. Kazandığımız güzel dostluğun ötesinde daha sonra iki defa zevkle okuduğum ama spor ve hayatımızdaki yeri ve yöneticilerin hayatları hakkında çok güzel hayat hikâyeleri öğrendim. Bugün sizlere bu güzel kitabın özetinden bir bölüm aktaracağım…. Neden futbol kulüpleri hayatımızı ve ne kadar etkiliyor gerisini siz düşünün…. 

         Herkesin bu liderlerden öğrenecek bir şeyleri var…

      Bilgisayar oyunu başında ya da televizyon karşısında taktik vermek, oyuncu değiştirmek, kaçan pozisyonları değerlendirmek, içimizdeki "menajeri" ortaya çıkartma yolumuz. Oysa dünyanın en rekabetçi liginde ayakta kalabilmek, değişen sistemlere uyum sağlamak hatta sistemlerin değişmesine önayak olmak hiç kolay bir iş değil.

      Muazzam yetenekteki bir avuç genç milyoneri nasıl yöneteceksiniz? Takımda baş gösteren krizleri fırsata nasıl çevireceksiniz? Uzun süreli bir başarı için neler yapabilirsiniz? Ezici bir baskı altında çalışırken sakinliğinizi kaybetmeden liderlik yapmaya nasıl devam edeceksiniz? Bu soruları Fortune 500 şirketlerinden birinin CEO'suna da sorabilirsiniz, İngiltere Premier League ekiplerinden birinin menajerine de… 

      Jose Mourinho, Sir Alex Ferguson, Arsene Wenger, Carlo Ancelotti, Roberto Mancini, Roy Hodgson, Sam Allardyce, Brendan Rodgers, Harry Redknapp, David Moyes, Martin Jol…